Uzay’daki Bebek Evrenler Nedir ?

Uzay’da ki Bebek Evrenler Nedir ?

Biri Texas Üniversitesi’nde Türk doktora öğ- rencisi Mükremin Kılıç liderliğinde iki ayrı gökbilim ekibinin gözlemleri, yıldız evrimi modellerinde görülmememsi ihtiyaç duyulan bir olguyu ortaya çıkardı. Ilkin olması gerekenden başlamış olalım. Gözlemler ve kuram, tüm yıldızların ömürleri süresince kütlelerinin mühim bir bölümünü uzaya savurduklarını gösteriyor. Bu kütle kaybının en fazlaca olduğu dönem, yıldızın yaşamının son evreleri. Bir yıldız ömrünün sonuna yaklaştığında, merkez bölgesinde hidrojen yanması (hafifçe hidrojen çekirdeklerinin yüksek ısı ve tazyik altında birleşerek, daha ağır olan helyumu oluşturması) için daha azca “yakıt” kalıyor ve merkez, bu kez helyum çekirdeklerinin birleşmeye başlamış olacağı sıcaklığa erişinceye kadar sıkışıp büzü- şüyor.

Uzay’da ki Bebek Evrenler Nedir ?

Merkezi çeviren bir katmandaki hidrojen de, merkezde artan ısı sebebiyle “yanmaya” başlayınca yıldızın yapısı acıklı değişimler geçirmeye başlıyor. Yıldız, “anakol” evresi (tertipli hidrojen yakma evresi) içindeyken haiz olduğu kütleye bağlı olarak kararsız bir duruma giriyor ve yarı- çapında, sıcaklığında ve parlaklığında büyük değişimler oluyor. Güneş’ten minimum sekiz kat daha çok kütleye haiz yıldızlarda bu kararsızlık çok önemli bir supernova patlamasıyla sonuçlanıyor . Patlama sonunda yıldızın merkezi ya (10 km yarıçaplı) bir nötron yıldızı haline geliyor, ya da sonsuz küçüklükte bir karadelik oluyor. Hacmi sekiz güneş kütlesinden daha düşük yıldızlardaysa bu kısa süreli (birkaç bin yıl) kararsızlık, değişik bir seyir izliyor. Yıldız, merkez ve derhal dışındaki katmanda artan ısı sebebiyle şişiyor, ve çapı orijinal çapının birkaç yüz katı olan bir “kırmızı dev” haline geliyor. fiişince sıcaklığı azalıyor (fakat yüzey alanı fazlaca genişlediğinden fazlaca daha parlak görünüyor), düşen ısı, bü- züşmesine niçin oluyor. Büzüşünce merkez ve çevresinde ısı tekrardan artıyor. Bu döngü birkaç kez tekrarlandıktan sonrasında dış kabuktaki hidrojen yavaşça uzaya salınıyor ve merkezin sıcaklığıyla kısa bir süre ışıyan bir “gezegenimsi bulutsu” oluşuyor. Sonunda büyük seviyede karbon, oksijen ve “dejenere” bir elektron gazından oluşmuş sıcak merkez açığa çıkıyor. Dejenere (bozulmuş) terimi, elektronların, maddenin sıkışma öncesindeki plazma durumundan, şu demek oluyor ki atomdaki çekirdeklerle elektronların ısı sebebiyle birbirinden kopmuş şekilde serbestçe dolaşmaları durumundan, değişik bir duruma geldiğini konu alıyor. Kuantum mekaniğindeki “Pauli dışlama ilkesi” sebebiyle madde parçacıkları (fermiyonlar) aynı enerji düzeylerinde (şu demek oluyor ki aynı yörüngelerde) belli sayıların üstünde bir araya gelemiyorlar.

Dolayı- sıyla daha çok sıkışamıyorlar ve bu durum, sıkışan merkezin alabileceği minimum çapı belirliyor. Ortaya çıkan merkeze “beyaz cüce” deniyor. Bunların çapları 10.000 km kadar (ortalama Dünyamızın çapı), fakat kütleleri Güneşimizin düzgüsel hacminin yarısı kadar oluyor. Dolayısıyla da beyaz cücelerin yoğunluğu, Dünyamızdaki en bolca katı maddelerin yoğunluğunun ortalama bir milyon katı kadar NASA’nın görünür ışıkta gözlem meydana getiren Hubble ile kızılaltı dalga boylarını gözleyen Spitzer Uzay Teleskoplarını kullanan gökbilimciler, evren hemen hemen bebeklik çağlarındayken oluşmuş devasa bir gökada belirlediler. Bugün 13,7 milyar yaşlarında olduğu hesaplanan evren hemen hemen yalnızca 800 milyon yaşlarındayken oluştuğu anlaşılan gökadanın, devler içinde sayılan kendi gökadamız Samanyolu’ndan 8 kat daha çok kütleye haiz olduğu açıklandı. Şu demek oluyor ki Hubble’ın “gözlerini ovuşturarak” sadece ikinci bakışta belirleyebildiği gökada bizlere 12,9 milyar ışıkyılı uzaklıkta. Bir başka deyişle, görülen, gökadanın 12,9 milyar yıl önceki durumu. Yaygın evren modellerine bakılırsa, büyük sarmal gökadalar yeni yeni oluşmaya başlamış cüce gökadaların birleşmesiyle oluştuğu için, böylesine “kısa” bir süre içinde devasa bir gökadanın ortaya çıkması olanaksız. Dolayısıyla gökbilimciler, bulunan gökadanın çok önemli bir gaz bulutunun çökmesiyle bir seferde oluşan nadir gökadalardan biri bulunduğunu düşünüyorlar. “Koca bebek” gökada, daha ilkin Hubble’ın evrende bakabildiği en uzak (ve evrenin başlangı- cına en yakın) minik bir bölgeden almış olduğu ve Hubble Fazlaca Derin Alan adında olan bir görüntü içindeki 10.000 kadar gökadadan yalnızca biri. Gökbilimcilerin gökadanın uzaklığı mevzusundaki hesapları, Hubble’ın bu gökadayı görünür ışıkta saptayamamış olmasına dayanıyor. Bu da gökadanın mavi ışığının, katettiği milyarlarca ışıkyılı mesafe içinde hidrojen bulutlarınca soğurulmasından kaynaklanıyor.

Uzay’da ki Bebek Evrenler Nedir ?

Hubble, gökadayı sadece aynı bölgeyi Yakın Kızılaltı Kamera ve Fazlaca Cisimli Tayfölçer (NICMOS) adlı kamerasıyla incelediğinde saptamış. NICMOS’tan sonrasında fiili’deki Avrupa Cenup Gözlemevi’ne ilişik Fazlaca Büyük Teleskop (VLT) üstüne takılan bir kızılaltı kamera da aynı yerde gökadayı belirlemiş. Gökadanın en parlak görüntüleriyse Spitzer uzay teleskopunun görece uzun kızılaltı dalga boylarına duyarlı kameralarınca belirlenmiş. Sebebi, dev gökadanın daha fazlaca yaşlı yıldızlarla dolu olması. Bu durumda anlaşılıyor ki “Koca Bebek”, görüntülendiği anda çoktan yaşlanmış bile. Bebek Evrende Dev Bebek Görünür ışıkta Hubble, gökadayı belirleyememiş Gökada, Hubble’ın yakın kızılaltı kamerasında ortaya çıkıyor VLT’nin daha yakın kızılaltı dalgaboylarında almış olduğu görüntüde gökada gerçek boyutlarına çıkıyor

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort ataşehir escort anadolu yakası escort ankara escort casinoslot deneme bonusu deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler ataşehir escort rape xxx sexy porn Chubby old porn with dark dudes şişli escort
mecidiyeköy escort ankara escort deneme bonusu veren siteler Betoffice Deneme Bonusu Veren Siteler Galabet mamigeek.com Padişahbet lec.com.tr kec.com.tr lul.com.tr